MESNEVİ

Mesnevi Yazma Geleneği

Mesnevi Türünün Tarihsel Gelişimi

Mesnevi Nedir?

Mesnevi en elverişli bir sanat alanıdır. Şair, kaside ve gazelde olduğu gibi tek kafiyeye bağlı kalmayacağı için, düşüncelerine ve duygularına serbestçe yol vererek, kalemini dilediği gibi kullanabilir. Bunun içindir ki, geniş bir konuyu topluca ele almak isteyen şairler bu yolu seçerler. Dini, tasavvufi ve ahlaki, öğretici bir nitelik taşıyan manzum eserler, hikayeler ve buna benzeyenler hep bu biçimde yazdır.

Mesnevilerde de doğrudan doğruya konuya girilmez. Başta tevhit, münacat, na’t ile zamanın padişahına övgü bulunur, öğretici eserlerde küçük bir başlangıçtan sonra konuya girildiği de olur. Şair, eserini küçük başlıklar altında bölümlere ayırır. Ele aldığı konularda ilgili ayetlere ve hadislere dayanır. Çok kez onları yorumlayarak konuyu açıklamağa çalışır.

Hikayelerde tevhit, münacat, na’t gibi bölümler daha geniş yer tutar. Bunlardan sonra “Sebeb-i Te’lif” başlıklı bölüm gelir. Şair bu bölümde eserini hangi amaçla kaleme aldığını anlatır. Şairi bu eseri yazmağa heveslendiren, ya gördüğü bir düş ya “hatif” den gelen bir ses ya arkadaşlarının önerisi ya da büyüklerden birinin isteğidir. Sonra “Agaz-ı Dastan” başlığı altında esere girilir.

Hikayelerde konular çerçeveli ve sınırlar belirlidir; ya daha önceki üstatların kullandığı “Yusuf ve Züleyha”, “Leyla ve Mecnun”, “Hüsrev ve Şirin”, “Vamık ve Azra” gibi anonim konularla benzerleri ele alınacak ya da yeni bir yol bulma hevesiyle başka bir konu işlenecektir.

Yazarın amacı hüner göstermek olduğuna göre, yeni mazmunlar bulmak, esere yeni motifler katmak, düşüncelerini yeni hayallerle süslemek başlıca isteğidir. Bunun içindir ki, kendilerine güvenen şairler, divanla yetinmezler. Sanattaki güçlerini göstermek için çetin ve zahmetli olan mesneviye yönelmek isterler.

Mesnevinin Bölümleri

                          1- Dibace(Önsöz): Bu bölümde Mesnevinin yazılma amacı belirtilir.

                          2- Tevhit: Allah’ın varlığı ve birliğinin övüldüğü bölümdür.

                          3- Münacat: Bu bölümde Allaha yalvarıp yakarmalarda bulunulur.

                          4- Na’t: Peygamber Efendimiz s.a.s’in türlü vasıfları ile övüldüğü bölümdür.

                          5- Miraciye: Miraç olayının anlatıldığı bölümdür.

                          6- Medh-i Çihar-yar-i Güzin( Dört Halifeye Övgü): Dört halifenin övgüsünün yapıldığı bölümdür.

                          7- Medhiye: Eserin sunulduğu kişiye övgüde bulunulur.

                          8- Sebeb-i Telif: Eser sahibinin eseri yazmaya başlamasının nedenleri açıklanır.

                          9- Ağaz-ı Destan: Esere konu olan olayın anlatıldığı bölümdür. Mesnevinin asıl anlatımı burada başlar.

                        10- Hatime(Sonsöz): Mesnevinin bitişi belirtilir. Tarih ve isim açıklanır.

Mesnevi Türü ile İlgili Bilinmesi Gerekenler:

Edebiyatta beş mesnevi bir araya gelirse buna hamse denir. Hamse sahibi olmak şair ve yazarı daha ünlü ve başarı sahibi yapar.

Hikaye özelliği gösteren mesnevilerde yukarıdaki bölümlerin tümü bulunmaz.

Mesnevi Eski Edebiyatımızda çağdaş hikaye ve romanın yerini tutmuştur.

Edebiyatımızda ilk hamse sahibi şair Ali Şir Nevai’dir. (H. 889, M. 1484 son mesnevisi Sedd-i İskenderi)

Roman ve hikaye türüne en yakın mesnevi Şeyh Galip’in Hüsn ü Aşk adlı eseridir.

Mesnevinin kafiye şeması; aa-bb-cc… şeklindedir.

Örnek:

Leyla ve Mecnun

Arap edebiyatının en önemli kaynaklarından biri Leyla ile Mecnun hikayesidir. Olay üzerine sayısız şiir ve hikaye yazılmıştır. Olay bir efsaneden ibarettir. Arap kültüründen İran ve Türk edebiyatına yayılmış üzerine birçok eser kaleme alınmıştır. Mesnevi türünde edebiyatımızda en başarılı örneği Fuzuli yazmıştır.

Hikaye şöyle bilinir: Yakın obalarda yaşayan iki genç mektepte küçük yaşta tanışıp birbirine aşık olur. Aşkları zaman içinde büyür. Asıl adı Kays olan kahraman yazdığı aşk şiirleri ve berduş oluşu nedeniyle Mecnun(deli) olarak görülür. Bu nedenle Leyla’nın ailesi kızlarını böyle bir berduşa vermek istemezler. Hikaye iki aşığın bir türlü kavuşamaması yönünde ilerler. Aşıklar kavuşamadan ölür. Fuzuli’nin hikayesinde Mecnun’un aşkı beşeriyetten uzaklaşıp İlahi aşka dönüşür.

Aşağıdaki bölümde, Leyla'nın bulutlar aracılığı ile Mecnun’a haber göndermesi anlatılmaktadır.

                          1- Ey ebr her eksilende suyun

  Deryalara dökme ab-ı ruyun

                          2- Al suyu bu çeşm-i hun-feşandan

  Deryalara hem bağışla andan

                          3- Var ol yüzü gül nigara benden

  Zar ağla vü söyle yara benden: (...)

                          4- Can bar-ı beden götürmez oldu

  Göz reng-i vücudu görmez oldu

                          5-Canım canı gözüm çerağı

  Rahm eyle ki geldi rahm çağı

                          6- Ben bilmez idim bela imiş aşk

  Bir derdli macera imiş aşk

                          7-Derdin ki: bela yolunda her dem

  Aşk içre sana şerik-i derdem

                          8- Saldın ben-i hasteyi bu hale

  Derde beni eyledin havale

                          9-Her derd ki var Leyli aldı

  Malumdürür sana ne kaldı (...)

                        10-    Gel yanıma kesme aşinalık

     Yahşi mi olur bu bivefalık

                        11-    Aşık gerek olmaya kararı

     Tavf ede müdam kuy-i yari

                        12-    Düşmez bu yana senin güzarm

     Var ola meğer bir Özge yarin

                        13-    Yarin ben isem bana nazar kıl

     Gahi bu yanaya bir güzer kıl

Ölçek: Mefulü mefailün feulün

Dize 5 (sekt-i metih): Mefulün failün feulün

(Fuzuli, Leyla ve Mecnun)