ANLATMAYA BAĞLI METİNLERDE ZİHNİYET

Metinde Zihniyet Bulma

Bir Metnin Yazıldığı Dönemin Özelliklerini Taşıması

Her edebi eser yazıldığı dönemden izler taşır. Yazar yaşadığı toplumun bir bireyidir. Yakın çevresinden etkilenir. Aynı dönemde insanların dünyaya bakış açısı, olaylar karşısındaki tutum ve davranışları, gelenek ve kültürel bağları, inanış ve beklentileri vb. nasıl ise yazarın da aynı düşünce ve beklentilere sahip olması beklenir. Ve bu etkilenme kaçınılmazdır. İşte bir dönemde insanlar arasındaki bu ekonomik, kültürel, siyasi, askeri, dini vb. bağ ve ortak anlayış zihniyet olarak adlandırılır. Anlatmaya bağlı metinlerde bu zihniyet metnin oluşturulması sürecinde yazara yön verir.

Her coğrafyada ve her kültürde zihniyet arasında farklılık görülür. Zihniyetin farklı olması edebi ürünler arasında da farkın doğmasına neden olur. Örneğin bir İspanyol edebiyatına ait bir romanda olaylar karşısında roman kahramanlarının tutum ve davranışları ile bir Türk romanında kahramanların tutum ve davranışları aynı olmayacaktır. Örneğin Ömer Seyfettin’in “Gizli Mabet” adlı eserinde zihniyetler arası bu farkı göstermek için yazar din unsurunu kullanır. Hikayede eski bir Türk evinde tavan arasındaki birtakım eşyalar oraya ziyarette bulunan yabancı bir kahramana gizli bir mabet olarak görülmüştür. Yine edebiyatımızda anlatmaya bağlı birçok eserde gördüğümüz aşk ve ayrılık kavramları anlatılırken yazar dönemin zihniyetini kullanır. Aşk ve ayrılık karşısında Tanzimat döneminde yazılmış ve dönemini anlatan bir romanda kahramanın bakış açısı ile yakın tarihimizi anlatan bir romanda kahramanın aynı kavramlara bakış açısı aynı değildir.

Örnek:

“Ayaşlı’ya göre, bir memur da pazarda bir dükkancı gibidir. Rüşvet alıyorsa, eh o da geçinecek… bir memur rüşvet alır da iş yapmazsa, bu, bakkalın parayı alıp malı vermemesi gibidir. Gözü açmalı, malı kaptırmamalı… Bir iş için başka biri çıkar da fazla verirse eh, hakkıdır. Sen daha çok vereydin!

Memduh Şevket Esendal / Ayaşlı ve Kiracıları

Yukarıdaki metinde yazar kahramanın dilinden dönemin zihniyetine vurgu yapmıştır.

Örnek:

Emmim derdi ki, siz siz olun, şehirlinin suyuna göre gidin, şehirli ak derse siz kara demeyin derdi.

Emmim derdi ki, geminizi yürütmeye bakın derdi. Adam köprüyü geçene kadar gâvura bile dayı der.

El kapısında çalışan adamın boynu eğri olmalı. Eminim derdi ki...

Gurbette insan derdi emmim, sudan çıkmış balığa döner. Tevekkül olun, aman tevekkül. Tevekkülün koyununu kurt yemezmiş!

Koltuğuna koltuğuna ver, essah beller, şişer ha şişer. Emmim derdi ki, şişsinler bırak derdi, enayiler şiştiler mi işiniz düze çıkar derdi.

Emmim derdi ki, siz siz olun, şehirlinin sakalına göre tarak vurun derdi.

Orhan Kemal / Bereketli Topraklar Üzerinde

Yine yukarıdaki metinde yazar kahraman üzerinden dönemin zihniyetini yansıtmıştır.

Bir edebi eserin döneminin zihniyetine yansıtması inandırıcılığını ve gerçekliğini artıracaktır. Bir romanda kahramanların yöresel şive ile konuşturulması, yörenin örf, adet ve geleneklerine uyarak hareket ettirilmeleri zihniyeti vurgulamak için yazarın kullandığı yöntemlerdir.

Metinde Zihniyeti Belirleme

Romanda Zihniyet

Roman, hikaye, masal vb. gibi edebi türlerde zihniyeti belirlemek için olaylara ve bu olaylar karşısında kahramanların tutum ve davranışlarına bakılır. Çoğu zaman yazar kendi fikirlerini kahramanların ağzından dillendirir. Tanzimat’ta ila modern tiyatro örneği sayılan Şair Evlenmesi” adlı eserde yazar dönemin bir zihniyeti olan “ görücü usulü evliliği” ele alıp işlemiş. Bu durumu eleştirmiştir. Yine aynı dönemde yazılan İntibah, Araba Sevdası gibi eserlerde dönemin zihniyetinin eserlere yansıdığı görülür.

Dönem ve Sanat Anlayışı

Sanat anlayışı her yazara ve her döneme göre farklılık gösterir. Sanat anlayışı temelde iki şekilde karşımıza çıkar:

                          1-Sanat Sanat İçindir: Bir eserin estetik açıdan en mükemmel olması, sadece haz ve hoşa gitmek amacı ile yazılmış olması sanat sanat içindir anlayışı ile yazıldığını gösterir.

                          2-Sanat Toplum İçindir: Bir eserin toplumda aksayan, yanlış olan herhangi bir durumu, sorunu gidermek için estetik ikinci planda tutularak yazılması burada sanat toplum içindir anlayışının hakim olduğunu gösterir.

Örnek:

“Başımı biraz arkaya atarak tekrar dilimi çıkardım, fondanı üzerine koydum. Şeker, yavaş yavaş eridikçe başımı iki tarafa sallıyor, dilim serbest olmadığı için el hareketleriyle ona fondanın lezzetindeki fevkalâdeliği anlatıyordum.

Kuzenim o kadar tuhaf bir şaşkınlıkla bakıyordu ki, kendimi tutamadım, gülmeye başladım.

Sonra, tekrar ciddileştim, kutuyu uzatarak:

- Şimdi artık öğreneceğinizi öğrenmiş sayılacağınız için bir tane ikram edebilirim.

Kâmran, yarı şaka bir hiddetle kutuyu itti:

- İstemem, dedi. Hepsi senin olsun.”

Reşat Nuri Güntekin / Çalıkuşu

Yukarıdaki metinde dil, üslup ve konu-tema yönünden incelendiğinde yazarın sanat anlayışının estetik ve güzeli yakalama yani “sanat sanat içindir” olduğu görülür.

Örnek:

Zaten ekserisi devrin hor görmediği, başından savdığı kimselerdi. Terfi ümidinde olmadıklarından resmi işlere ehemmiyet vermezler, zevklerine bakarlardı, Sıcak, ağır bir yaz günü idi. Yeni gelen Tahrirat Müdürü (özel kalem müdürü) ikindi vakti kalemlerin boşalıp dairelerde kimsenin kalmadığına pek şaştı, hükümet konağının iç avlusuna dizili kadife palanlı, dinç, gürbüz merkeplerden birine atlayan şeftali bahçelerinin yolunu tutuyordu. Katiplere kadar herkes, böyle birbirlerine selamlar dağıtarak, latifeler yaparak, kabarık, taşkın heybelerinin ortasına gömülü, keyifli, keyifli, koşa koşa uzaklaşıp gidiyorlardı.

Refik Halit Karay / Şeftali Bahçeleri

Yukarıdaki metinde yazar dönemin zihniyetini eleştirmiş, toplumda aksayan yönleri sergilemiştir. Sanat toplum içindir.

Kategori: 9. Sınıf Türk Edebiyatı
Görüntüleme: 855