Fecr-i Ati Topluluğu 1909-1912

1908 yılında ikinci meşrutiyetin ilanı ile istibdat dönemi son bulmuş ve yazarlar şairler için edebi ürünler verebilecekleri daha özgür bir ortam doğmuştur. Bu özgür ortamda Servet-i Fünun sanatçılarının tekrar bir araya gelecekleri ve edebi çalışmalara devam edecekleri düşünülmüş; fakat onlarda herhangi bir hareketlenme göremeyince devrin önde gelen yazarları yeni bir edebi hareket başlatmaya karar vermişlerdir. İşte bu yeni edebi hareket Fecr-i Ati’dir.

Fecr-i Ati topluluğu ilk toplantısını 20 Mart 1909 tarihinde İstanbul’da Hilal matbaasında yapmıştır. Toplantının yapılmasında dönemin önemli sanatçılarından Şehabettin Süleyman etkili olmuştur. Bu toplantıya Servet-i Fünun edebiyatı sanatçılarından Faik Ali, Celal Sahir, Ahmet Samim ile bu dönemde az çok ünlü olan Ahmet Haşim, Yakup Kadri, Refik Halit, Mehmet Fuat (Köprülü), Emin Bülent… gibi sanatçılar katılmıştır.

“… Bununla beraber, adları sanları aylardan beri dillerde dolaşan şöhretliler arasında ben kendimi bir müddet, hiç de rahat hissetmemiş ve âdeta siner gibi bir köşeye çekilip oturmuştum. Az sonra Şahabettin Süleyman’ın matbaa kapısından içeri girerken bana Refik Halit diye tanıttı ı bir genç de aynı çekingen tavırla gelip yanıma oturacaktı ve aramızda o dakikadan itibaren bir arkadaşlık havası esecekti.

Neden esmesindi? O da ben de toplantıdaki meşhurlar içinde iki meçhul değil miydik? ...”

Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Gençlik ve Edebiyat Hatıraları

Bu toplantıda yeni bir edebi hareketin başlatılması gereği ortaya koyulmuş ve hareketin amacı, işlevi hakkında birtakım kararlar alınmıştır. Toplantıda en yaşlı ve en tecrübeli kişi olması nedeniyle Servet-i Fünun şairi Faik Ali başkan seçilmiştir. Ahmet Haşim yeni topluluğa Sina-yı Emel ismini koymayı önermiş; fakat Faik Ali’nin önerdiği Fecr-i Ati (Geleceğin Şafağı) isimi daha uygun görülüp kabul edilmiştir.

Toplantıda alınan kararlar özetle şöyledir:

-         Edebiyat hoş vakit geçirmek için yapılacak bir iş değil ciddiyetle yapılması gereken bir iştir.

-         Servet-i Fünun edebiyatımızda önemli eserlerin verildiği bir dönemdir; fakat artık eskide kalmıştır. Bu geleneği ve sanatçılarını taktir etmekle beraber artık geleceğe bakmak gereklidir.

-         Fecr-i Ati edebiyat olarak edebiyatı canlandıracak, edebiyata yeni edipler ve yeni eserler kazandıracağız.

-         Edebi ürünlerin yayınlanacağı yeni bir edebi kütüphane oluşturulacak; bu gerçekleşene kadar Servet-i Fünun dergisinde yazmaya devam edilecektir.

-         Batı edebiyatından önemli eserler dilimize çevirilecek, edebi gelişmeler çeşitli konferanslar ile halka tanıtılacak, halkta edebi bir zevk uyandırılacaktır.

Hazırlanan bildiri(beyanname) aşağıdaki sanatçılar tarafından imzalanmış ve 1910 tarihinde Servet-i Fünun dergisinde yayınlanmıştır(C. 38, S:977)

fecri atiAhmet Samim, Ahmet Haşim, Emin Bülent, Emin Lâmi, Tahsin Nahit, Celâl Sahir, Cemil Süleyman, Hamdullah Subi, Refik Halit, Şehabettin Süleyman, Abdülhak Hayri, İzzet Melih, Ali Canip, Ali Süha, Fâik Âlî, Fazıl Ahmet, Mehmet Behçet, Mehmet Rüştü, Köprülüzâde Mehmet Fuat, Müfit Ratip, Yakup Kadri

Not: Edebiyat tarihimizde bir bildiri yayınlayarak ortaya çıkan ilk edebi topluluğumuz Fecr-i Ati’dir.

Toplantıda alınan kararlardan da anlaşılacağı üzere Fecr-i Ati edebiyatı aslında Servet-i Fünun edebiyatının bir devamı niteliğindedir. Edebiyatımızda yenilik yapmayı, edebiyatı daha ileriye taşımayı, edebi bir canlılık oluşturmayı hedeflemişler; fakat bu hedeflerinde Servet-i Fünun’dan daha ileri gidememişlerdir. Esasında bu topluluk üyelerinden daha sonra büyük üne kavuşan, Ahmet Haşim, Yakup Kadri, Mehmet Fuat gibi isimler olmasa Fecr-i Ati topluluğu unutulup gidecek, topluluk üyeleri ise birkaç toplantı yapmış ve bildiri yayınlamış genç ve hevesli sanatçılar olarak anılacaklardır. İşte Fecr-i Ati’nin edebiyat tarihimizdeki önemi edebiyatımıza getirdiği yeniliklerden çok edebiyatımıza kazandırdığı bu önemli sanatçılardan ileri gelmektedir.

Fecr-i Ati Topluluğunun Özellikleri

-         “Sanat, şahsi ve muhteremdir.” sözü ile sanat anlayışlarını açıklamışlar; sanatın ciddiyetle yapılması gereken bir uğraş olduğunu savunmuşlardır.

-         “Sanat, sanat içindir.” anlayışına bağlı kalmışlar; servet-i Fünun’da olduğu gibi toplumdan uzak bir edebi anlayışı benimsemişlerdir.

-         Dil – üslup yönü ile de Servet-i Fünun edebiyatına bağlı kalmışlardır. Edebi eserlerinde onlar gibi ağır bir dil kullanmışlardır.

-         Batı edebiyatını örnek almışlardır.

-         Serbest Müstezat nazım biçimini daha da değiştirerek iyice Serbest Nazıma yaklaştırmışlardır.

Fecr-i Ati Topluluğunun Dağılışı

Bitip tükenmek bilmeyen Osmanlı – Rus savaşları, Rusların balkanlardaki yıkıcı faaliyetleri sonucu çıkan isyanlar, İtalya’nın Trablusgarb’ı işgali, Yunan isyanı, Girit adasının Yunanistan’a bırakılması, 1912 Balkan savaşının kaybedilmesi, ekonomik çöküntü, İstanbul’a büyük göçler gibi olumsuz siyasi - sosyal olaylar toplumumuzu ve toplumumuzun bir ferdi olan sanatçılarımızı derinden etkilemiş; yeni bir edebi hareket olan Milli Edebiyat ortaya çıkmıştır. Fecr-i Ati edebiyatında sanat sanat içindir anlayışının benimsenmesi ve hal böyle iken toplumsal meselelerden edebi eserlerde bahsetmemeleri, topluluk sanatçılarının hem dışarıdan yoğun bir şekilde eleştirilmelerine hem de kendi içlerinde fikir ayrılıklarının doğmasına sebep olmuştur. Yine toplumun anlayışından uzak ağır bir dil kullanmaları, maddi zorluklar ve en son 1912 yılında Ali Canip, Hamdullah Suphi ve Celal Sahir isimli yazarların Milli Edebiyat akımına katılmaları ile Fecr-i Ati topluluğu fiilen son bulmuştur.