EDEBİYAT

Yabancı medeniyetlerde literatüre diye adlandırılan ( yazılı ya da sözlü üretilmiş her türlü ürün ) “Edebiyat” sözü ilk defa Tanzimat şairleri ve yazarları tarafından kullanılmıştır. Daha eski dönemde, onun yerine, şiir ve inşa (nesir) sözleri vardı. Ziya Paşa’nın aynı adlı eseri “Şiir ve İnşa”)

 

Edebiyat” sözü birden çok anlamda kullanılmaktadır.

 

1—Yazılı ya da sözlü üretilmiş her türlü ürün. ( Batıda edebiyat tanımı)

Bir sanat amacı güdülsün güdülmesin, her türlü söz ve yazı, bir devrin dilini ve anlatım özelliğini göstermesi bakımından, edebiyat çerçevesi içine girer. Güzel söylenmiş bir nutuktan günlük konuşmaya kadar her türlü söz; ve okuyucuda güzel izlenimini bırakan bir yazıdan herhangi bir gazete haberine kadar her türlü yazı, birer dil ürünü olmaları yönünden, edebiyat sayılır. Sözgelimi, sanat değeri taşıyan bir roman nasıl bir edebiyat eseri sayılıyorsa, bir hukuk ya da tıp eseri de, bu anlayışa göre, bir edebiyat eseridir. Hukuk ya da tıp bilimleri üzerine yazılmış eserler anlamına gelen “hukuk edebiyatı”, “tıp edebiyatı” vb. gibi terimler bu anlayıştan doğmuştur.

 

2—Yalnız sanat amacı güdülerek meydana getirilen sözlü ve yazılı eserlerin hepsi. (doğu medeniyeti)

“Edebiyat” sözü daha çok bu anlamda kullanılır ve sanat amacı güdülmeden söylenen ve yazılan dil verimleri bu anlayışa göre “edebiyat-dışı” sayılır.

 

3—Söz ve yazı sanatının kurallarını öğreten bilim.

 

Örnek:

EDEBİYAT

“Edebiyat” terimi, özellikle beş on yıl-dan beri yazarlar arasında en çok kullanılır olmuş terimlerdendir. (...) Bunun ya- zarlarca kabul edilebilecek kısa veya açık tanımlanmasına şimdiye kadar rastlanamamıştır. Bu yüzden, öyle bir tanımlamanın birinci olarak benim tarafımdan yapılması, büyücek cesaretlerden sayıldığını bildiğim halde, öğretim görevi ile buna mecbur olmuş ve öğrencilere şöyle anlatmış idim:

 

Pek geniş, yani genel olarak bakılırsa “edebiyat” terimi düşünce ürünlerinin hep-sini kapsamak gerekir. Çünkü her türlü düşünce ürünlerini bir düzen altına alacak şey, yazı yazma bilgisidir. Öyleyse, yazı yazma bilgisi dahi edebiyatın temeli sayılmış olur ve bununla ilgili her şey doğal olarak edebiyattan sayılır. Oysa, edebiyatı en çok zevk, duygu ve hayalden doğan; red ve kabulü yine en çok bunlara bağlı bir güzel sanat sayan, değer ve üstünlüğünü öyle ölçen incelemeciler, bunun tanımlanmasında:

“En ünlü yazarların en seçme, en beğenilen eserlerinden anlaşılan ve alman yöntem ve örneklerin bilgisidir” der.

 

Gerçekten, edebiyatın genel anlamına göre, sözgelimi bir esnaf tezkeresini ya da bir ev ilanını da edebiyat eserlerinden bir şey saymamız gerekecek. Oysa bunu her-kese kabul ettirmek olanaksızdır. Öyle olduğuna göre, herkesin akıl ve duyuncuna (vicdanına) uygun olması gereken tanımlama, edebiyatı bir dereceye kadar sınırlı bir çerçeve içine alan ve üstün bir yere yükselten ikinci tanımlamadır.

 

(Recai-zade Mahmut Ekrem, Talim-i Edebiyat, “Kabl-eş-şürû”)

Kaynak: Örneklerle Edebiyat Bilgileri 1